iambattista Basile’nin peri masallarıyla dolu Pentamerone’sinin tozlu sayfalarının arasından yaldızlı bir ışık hüzmesiyle belirir gibi; Etro’nun 2020 yılı için Kean Etro'nun kreatif direktörlüğünde hazırladığı sonbahar/kış koleksiyonu mağazalardaki yerini aldı.

Binlerce yıl evvel primitif insanlık safi içgüdüsel olarak avlanıp ya da toplayıp hayatta kalabilmek için yemek yiyordu. Sonrasında ateşin icadı bambaşka bir süreci başlattı. 

Bu binlerce yıllık gastronomi mirasının bulutları dağılıp Paco Roncero'nun sürreal dünyasında kendimi bulduğumda karşımda zeytin ağacı silüetinde bir sunum, üzerine iliştirilmiş renkli zeytinler (?) duruyordu. Zeytinler dediysem; az önce dediğim gibi orası artık Paco'nun sürreal bir rüyasıydı. Dokular şaşırtıcı, gözle görülen alengirli ve lezzetler sürprizliydi... Dolayısı ile "The Millennial Tree" de bin yılı aşkın zamandır yaşayan bereketli bir zeytin ağacının meyvelerinin fütüristik bir heyecanda beden bulmuş haliydi aslında.

Jacquemus diye yazılır; emek, yaratıcılık, mücadele ve sevgi dolu bir kalp olarak okunur.



Geçtiğimiz günlerde herkes önce lavanta tarlalarının arasında pembe ( neon pink ) bir yolu paylaşmaya başladı. Jacquemus'u biraz tanıyanlar bu işin altından çıkacağını adları gibi biliyordu. Öyle ki tasarladığı dev şapka ve çantalar yetmezmiş gibi, yönettiği 1 milyon takipçili instagram hesabı ve çektiği videolarla da adından söz ettiren bir sanatçı o.



Benim kendisini keşfetmem yıllar önce Beste Zeybel'e ait bu kareye bayılmam ve arkasındaki detayları araştırmamla başlamıştı. Öğrendiğim ilk şey bu over-size şapkanın Jacquemus'a ait olduğuydu. Sonrasında ise Şeyma Subaşı'nın Atasay için çektiği reklam filminin birebir Jacquemus'un kopyası olduğunu ayırt etmem hiç vaktimi almamıştı.



Peki kimdi bu adam? Neden herkes onu konuşuyordu..

Jacquemus'un yaratıcısı Simon Porte, Salon de Provence ile Cavaillon arasında kalan Mallemort aında küçük bir köyde doğmuş. Bu köy lavanta tarlaları içerisinde çok şirin bir köydü.

“Param yoktu, aslına bakarsanız hiçbir şeyim yoktu. Bir tek yüreğim vardı. Hiçbir şeyden ve kimseden korkmayan...” diyen Simon, Paris’e taşındıktan bir ay sonra annesi Valerie’nin ölüm haberini almış. “O gün hayatımı değiştirdi. Yaşamın bir saniyede sona erebileceğini görünce zaman kaybetmeye vaktiniz olmuyor.” 

işte o sırada tam da 19 yaşındayken annesinin soy ismini verdiği markayı kuruyor; Jacquemus. 

Nisan ayının gelmesiyle baharın da başlayacağını düşünüyorsanız artık yanılıyorsunuz. Havalar bir soğuk bir sıcak ne giyeceğimizi şaşırmış durumdayız. Yine de bu sezon karşımıza çıkacak, hatta çoktan çıkmış olan trendlerden favorilerimi sizin için seçtim. Hadi gelin bu trendler nelermiş göz atalım birlikte.

1- Kova Şapkalar

Evet bu şapkalara safari şapkası demek de mümkün ama ben doğrudan İngilizce ismini kullanmayı seviyorum. İngilizce'de "Bucket Hat" olarak geçiyor zira. İsminden de anlaşılacağı gibi kafanıza kova takmış hissi verse de bu şapkalar, şimdiden zincir parekende mağazalarında yerini aldı bile. İşte satın alabileceğiniz birkaç şık alternatif:

:Ekoseli Zara Bucket Hat:              

:Turuncu Zara Bucket Hat: 





2- 90'ların Enerjik Çocukları

Geçmişe giderken genelde 80s ya da 70s'e alışkınız ama bir gün 90s'e gideceğimiz hiç aklıma gelmezdi :) Sanırım bunda 90'lı olmamın payı büyük. Evet 90'lar geri dönüyor... Yani logolu tshirt'ler, belden içine sokulmuş tshirt'ler, hatta pantolon paçaları çorap içerisinde ve tabii renkli baskılı yarım kollu gömlekler..



3- Neon Saltanatı

Giymesi en riskli ama çok yerinde kullanılırsa vurucu bir parça.. benden tavsiye sakın baştan aşağıya neon giymeyin. İtfaiye gibi dikkat çekersiniz söylemesi :) Bu sene Bershka ve Pantone da bir neon koleksiyonu çıkardı.



4- Şık Bohemler



5- Batik Boyama